tarihteki unutulmaz ayarlar

-200.000 kişilik bizans ordusu bize yaklaşıyor -biz de onlara yaklaşıyoruz. (bkz: alparslan)

büyük iskender'e "gölge etme başka ihsan istemem" diyen diyojen.

şah ismailin gönderdiği dışkıya karşılık gül lokumu gönderip üstüne not olarak "herkes kendi yediğinden" yazan yavuz sultan selim

hakim-neye gülüyorsun? deniz gezmiş- duvardaki adalet yazısına. türkiye tarihinin en mükemmel ve en ince ayarıdır. nur içinde yatın deniz gezmiş,mahir çayan ve diğer tüm canını bağımsızlık uğruna feda etmiş koca yürekliler.

nihal atsız'ın 1944 döneminde irkçılık-turancılık davasında upuzun bir savunma yapar. en sonda şunları söyler: "siz de, eğer bir parça olsun benim gibi düşünmüyorsanız, iyi veya kötü daima doğruyu söylediğime kâni değilseniz istediğiniz şekilde karar verin. siz hâkimler de insan olduğunuz için belki insanlık icabı zuhûllerde bulunabilirsiniz. fakat yanılmaz hâkim olan zaman, yani tarih, hepimiz hakkında en âdil kararı verecek; ırkçı ve turancı olduğum için mahkûm olursam bu mahkûmluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir." kutlu ruhu şâd olsun, atsız beğ'in.

van nistelrooy un penalti kacirdiktan sonra kendisine abidik gubidik hareketler yapab rakip oyuncuya 15 dakika sonra gol atıp abidik gubidik hareketlerle cevap vermesi

en eşsizi şudur; (bkz: geldikleri gibi giderler)

türk ordusu ile çin ordusu savaşa hazır beklemektedirler. metehan sayıca çok daha kalabalık olan çinlilere düşünceli gözlerle bakmaktadır. yanındakilerden biri sorar: - ne düşünüyorsunuz? - bu kadar çinli'yi nereye gömeceğimi? (bkz: adamlık nedir ve nasıl yapılır)

Bilenler bilir, vakti zamanında Kraliçe Marie Antoinette ekmek yiyemeyecek kadar fakir halkına tavsiyeler vermekteydi. Tabi halk da bu tavsiyelere tepki vermekte oldukça haklıydı; - ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler. + ananı sikerim senin ama. Aha bu da kanıtı

bir gün necip fazıl'la, nazım hikmet gemiden iniyorlarmış. necip fazıl oruçmuş. nazım hikmet değilmiş. derken açlıktan ölmek üzere olan bir köpek görmüşler nazım, necip'e: " bak necip galiba köpek de oruç tutuyor, senin gibi. " deyince necip fazıl: "bilmez misin nazım köpekler oruç tutmaz." diye cevabı yapıştırmış.

şeyh şamil esaret günlerinden birgün rus generaliyle yemek masasına oturtulur.kendisi dağlı olduğu için yemeği eliyle yer.bunun üzerine general şöyle der;bu vahşi bu gidişle bizide yiyecek aq şeyh şamil'in karşılığı ise şöyledir ; korkma bizim dinimizde domuz eti yemek yasaktır...

beşiktaş bolu maçında hakem beşiktaşın net 2 golünü vermiyor ve bolusporada şaibeli bir penaltı veriyor.beşiktaşlılar çıldırıyor sahadan çıkmak bile istiyorlar.bu arada bolu ikinci golü buluyor.santra yapmak için metin tekin topu ortasahaya koyuyor.hakem düdüğü çalmasına rağmen metin başlamıyor iki üç derken hakem metine "metin neden başlamıyorsun, bak kart çıkartırım" diyor ve metin tekin'den efsane ayar : "hocam sahaniza geçin de başlayalim..."

dönemin şairlerinden sürekli birbirleriyle atışan ruhi ve fuzuli topkapı sarayı'nın bahçesinde yürürken bir köpek görürler. bunun üzerine ruhi: - şu cennet sarayın cennet bahçesini görür müsün fuzuli ? - görürüm - peki şu cennet sarayın cennet bahçesinde ki köpeği görür müsün ? - görürüm - işte o köpek fuzulidir. - o zaman sıkalım gırtlağınıda çıksın içinden ruhi ruhi şok, ruhi vefad..

dönemin başbakanı süleyman demirel'e kerhanelerin kapatılması hakkında gelen soru üzerine; -ne yapalım? kerhaneleri kapatalım da vatandaş bizi mi siksin?

deniz gezmisin yakalandıkdan sonra ic isleri bakanına verdiği cok güzel bi ayar vardı. şimdi replikleri unuttum ama bilenler bilir güzel ayardır

necip fazıl sakal bırakmış . adamın biri de yanına gelip "maymuna dönmussun "demiş. necip fazıl in verdiği efsane ayar "iyi o zaman . başka tarafa dönüyum . "

osmanlı padişahı yavuz sultan selim'e iran hükümdarı şah ismail'den hediye sandık gelir. gelen sandıkta kıymetli kumaş ve değerli altın vardır. ayrıca insan dışkısı. bunu gören yavuz sultan selim, şah ismail'e bir kutu lokum gönderir ve altına yazar: "herkes yediğinden ikram eder."

öyle mi sürülür cahil herif, in șu traktörden gerizekalı hitlerin son model araçları tanıtırken köylüye verdiği muhteșem ayar

zaman ve mekan: cumhuriyet ilanı sonrası uluslararası davetlilerle dolu pera palas balo salonu. kişiler: yugoslavya kralı ve atatürk sahne: yemek yenmiş ve şömine başında sohbet edilmekte. olay: yugoslavya kralı: ... bidibidi hede hödö.. ve işte mirim sizin bu zaferden önce ingilizler, yunanlar, fransızlar hep gelip bize yalvardılar sizde türklere karşı savaşa girin diye.. ama biiiizzzz... girmedik.. atatürk: (yerinden kalkar.. kralın yanına kadar gider.. elini sıkar.. ve gözlerinin içine baka baka...) "verilmiş sadakanız varmış, geçmiş olsun ekselansları" der. alıntıdır, çok beğendim paylaşmak istedim.

bernard shaw, pygmalion oyununun galası için winston churchill'e bir davetiye gönderir ve klasik irlandalı alaycılığı ile şu notu da ekler: s: davetiye iki kişiliktir. bir dostunuzu da getirin, eğer varsa.. c : ilk gece oyununuza gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabi eğer sahnelenirse...

ruud van nistelrooy'un efsane gol sevinci. rvn

maymuna dönmüşsun şimdi de duvara döndüm

sonra da hitler demiş bak yahudiyi takmadın demiş (bkz: vovoovovov)

--- spoiler --- ingiliz kralı viii. edward istanbul’a atatürk’ü ziyarete geldiği zaman, atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. ziyafetten önce: - bana ingiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!... dedi. sonunda ingiliz sofra merasimini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. atatürk’e dönerek: - sizi tebrik eder ve size teşekkür ederim. kendimi ingiltere’de zannettim, diyerek memnuniyetini bildirdi. sofraya hep türk garsonlar hizmet etmekte idi. bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. yemekler de halılara dağıldı. misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. fakat atatürk kral’a eğilerek: - bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim, dedi. bütün sofradakiler atatürk’ün zekasına hayran oldular. atatürk garsona da “görevine devam et” emrini verdi. --- spoiler ---

x kişisi : futbolculuk bile yapmamış olan biri nasıl futboldan anladığını iddaa edebilir? teknik direktör olmak için, önce futbolcu olmanın gerekliliğini unutuyor j. mourinho : jokey olmak için önce at mı olmak gerekiyor?

bir toplantıda genç biri mehmet akif ersoy'u küçük düşürmek için soru sormaya başlar ve aralarında şöyle bir diyalog geçer: -afedersiniz, siz baytar mısınız? +evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

yabancı bir devlet adamı ile görüşmesi sırasında çay servisi yapan gencin tökezleyip elindekileri dökmesi ve yabancı misafirin "ahah bula bula bunu mu buldunuz, bizde böyle bişey asla olamaz" gibisinden bir laf etmesi üzerine atatürk: "ben bu millete her şeyi öğrettim ama uşaklığı bir türlü öğretemedim."

osmanlıyı baştan başa geçen timur zamanın padişahı beyazıtı yenince çadırına çağırır ve önünde egilmeyecegini bilerek çadırın girişine belli yükseklikte bir kalas koydurur ki beyazıt eğilerek girsin. ama bizim padişah bunu yer mi yemez. timura götünü dönüp ters ters içeriye girer.

şahit olduğum bir diyalog: erkek: sikime kadar yolun var der ve kız : iyi bari kısaymış yorulmam diyerek büyük bir sessizlik oluşturur.

geldikleri gibi giderler (gittiler)

bilindik bir şeydir ama yine de paylaşmak istedim. barış manço, fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur. karşısında küstah bir spiker vardır ve barış manço’yla dalga geçmektedir. sürekli “işte türk, yani barbar, vahşi” vs. demektedir. barış manço daha fazla dayanamaz ve spikere “yanınızda kâğıt para var mı?” diye sorar. bu soru spikeri şaşırtır ve “evet var ama ne olacak?” der. barış manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkarır. bu olaydan az önce barış manço canlı yayında “anahtar” adlı şarkısını söylemiştir. bu şarkının bir bölümü şöyledir: “beş akif-bir saat kulesi, iki kule-bir fatih, beş fatih-bir mevlana, iki mevlana-bir sinan”... bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemde türk paralarının arkasında fotoğrafı olan kişilerdir... barış manço spikere sorar: “bu paranızda fotoğrafı olan kişi kimdir?” spiker, “general” der. barış manço diğer paralardaki kişileri de sorar. spikerin verdiği cevaplar hep, “falanca general, falanca amiral, falanca komutan” şeklindedir... bu sefer barış manço cebinden türk paraları çıkarır. spikere şöyle der: “bakın bu parada fotoğrafı görülen kişi mehmet akif ersoy’dur, kendisi büyük bir şairdir. bu fotoğraftaki kişi de mevlana’dır, bir düşünürdür. bu paradaki kişi fatih sultan mehmet’tir, adaletin sembolüdür. bu paradaki kişi ise atatürk’tür, ‘yurtta barış, dünyada barış’ diyen ulu önderimizdir. bizim paralarımız işte bunlar. biz türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık. siz fransızlar asıl kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş yapan adamlarınızın fotoğraflarını basmışınız!” bu cevaptan sonra spiker değişir ve yeni gelen spiker özür diler.

seni pezevenklerin elinden almadım mıaa

kendi ordusundan katlarca buyuk cin ordusuna bakiyordu alparslan ve komutan. komutan: kralim ne yapacagiz ne dusunuyorsunuz? alparslan: bukadar cin askerini nereye gomecegimi dusunuyorum. gozlukle gulen surat

okan bayulgen ile ilker inanoglu arasinda gecen bir diyalog; okan: hayatta yaptiginiz en salakca sey nedir? ilker inanoglu: bu programa katilmak !11!

yabanci bi devlet adamıyla görüşme esnasında servis yapan kişinin tökezlemesi sonucu atatürk ün "ben bu millete her şeyi öğrettim ama bi uşaklığı öğretemedim"

benim unutamadığım müthiş bi ayar var. tarihten ama çok meşhur değil. erzurum kars yöresinde aşıklar atışırlar. bunu hepimiz biliyoruz. bir gün bir aşık diğerine içinde bir miktar parayla bir mektup yollar ve mektupta şunlar yazılıdır. -bana bir çift öküz al. ama öküzlerin rengi ne siyah ne beyaz ne sarı ne kahverengi (bütün renkleri sayarak ) olsun. bu renkler dışında hangi renk olursa olsun. alınca da bana mektup yaz gelip alayım der. diğer aşık ise aynı şekilde cevap verir. -dediğin renkler dışında bir çift öküz aldım. ama bu öküzleri almaya ne pazartesi ne salı ne çarşamba ne perşembe ne cuma ne cumartesi ne de pazar günü gel. bu günlerin dışına hangi gün gelirsen gel öküzü al der.

fenerbahçe taraftarının beşiktaşlı pascal noumaya erkek değilsin demesinin üzerine pascal nouma'nın 2 gol atması ve elini şortuna sokup sallaması...

beşiktaş-ankaragücü maçı inönü stadında ankaragücü taraftarının tezahüratı; gecekondo adamın a. k. beşiktaşlıların verdiği cevapsa muazzamdır; burası metropol s.gidin! videosunu bularsanız daha muazzamdır izleyin

cumhuriyet'in ilânından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir... tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir... davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan binbaşının bakışları mustafa kemal'in gözünden kaçmaz... bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.... ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir, yaver mustafa kemal'e şöyle der: paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana mustafa kemal'in çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi... bunun üzerine mustafa kemal şöyle der: git sor bakalim babasinin çanakkale'de ne işi varmiş? alıntı

-çok güzelsiniz hanımefendi +sizin için aynısını söyleyemicem -o zaman benim gibi yapın. yalan söyleyin

siz donanmamızı yakarak bizim sakalımızı kestiniz biz ise kıbrısı alarak sizin kolunuzu kestik kesilen sakal daha gür çıkar ama kesilen kol bir daha çıkmaz . - sokullu mehmet paşa

one minute

bilen vardır illaki rahmetli zeki müren bir yemek programına katılıyor, yemeği yapan adam margarin koyacak tavaya işte hangini önerirsin gibisinden bir soru soruyor rahmetli ve o konuşmayı kısaca yazayım +ne önerirsiniz efendim? -sana koysunlar paşam +o zaman buradan tüm türkiye'ye sesleniyorum onlar da sana koysunlar

manav: kemal sunal a "başkanım gittiğiniz yerde babamda var onada selam söyleyin." kemal sunal: ben ananın olduğu tarafa gidiyorum.. en efsanelerinden biridir..

yavuz selim, tebdili kıyafetle şah sultanın karşısına çıkar.şah sultanı satrançta yenince şah sultan yavuz selime tokat atar. yavuz selim huzurdan ayrılırken şah sultana şunu okur sanma şahım/ herkesi sen/ sadıkane/ yâr olur. herkesi sen/dost mu sandın/ belki ol/ağyar olur. sadıkane/ belki ol/ alemde/serdar olur. yar olur/ağyar olur/ serdar olur/dildar olur. - yani der ki herkesi sen hakir görme bir gün hükümdar olur, ve çaldıran savaşında şahı yenince yavuz bir mektup yollar 'atacaksan tokadı böyle atacaksın...' (bkz: şiirde de birinci dize hem sağa doğru hem aşağı doğru aynı sözlerdir, ikinci sıra ikinci sırayla sağa ve aşağı, üçüncü dize de hem sağa hem aşağı aynıdır..)